top of page
  • Writer's pictureDeniz Mistepe

Hazır mıyız?


Türkiye enerji açığı nedeniyle nükleer enerji santrali kurmakla veya otomobil üretecek (üretilen ilk otomobilden bir asır sonra) babayiğit aramakla oyalanmaya devam etsin, Dünya yeni Sanayi Devrimi ile yüzleşiyor.

Elektrik motorları, hızlı şarj edilebilen ve yüksek kapasiteli piller, üç boyutlu yazıcılar, çok pervaneli küçük helikopterler (drone), taşınabilir elektronik haberleşme cihazları, internet ve robotların bu devrimin ana unsurları olduğunu düşünüyorum.

Birkaç saat içerisinde bilgisayar ortamında tasarlanmış bir binanın ya da her hangi bir endüstriyel ürünün, örneğin otomobilin basit bir yazıcı (üç boyutlu çalışabilen modelleme makinesi – CNC) aracılığı ile üretilmesi artık hayal değil. Hatta kısa zaman sonra bu kapasitede cihazların isteyen herkes tarafından satın alınabileceğini söyleyebilirim.

Yukarıda yazdıklarımı hızlıca okuyup geçtiyseniz, lütfen geri dönüp tekrar okuyun. Çünkü orada hemen hepimizi ilgilendiren yapıcı ve bir o kadar yıkıcı detaylar var.

3D (three dimensional - üç boyutlu) makineler ile yapılan binalar kum, demir, çimento gibi malzeme sektörleri ile dış cephe kaplama, yalıtım gibi inşaat sektörü ile bağlantılı bütün alanların küçülmesi anlamına geliyor. Bilgisayar ile hazır modeli indirip, makineye yap diyorsunuz. Birkaç saat sonra eviniz karşınızda duruyor. Hem de çok daha sağlam, iyi yalıtılmış, esnek ve sorunsuz. Ayrıca tek parça. Olur mu öyle şey demeyin. Şu an bu teknoloji ile üretilmiş binalar bulunmakta. Bu devasa yazıcıların geri dönüştürülebilir malzeme kullanabildiğini hayal ediyorum ve daha çok heyecanlanıyorum.

Hakeza elektrikli araçlar. İddialı bir tahmin yapmam gerekirse, on yıl gibi kısa bir süre sonrasında petrol bazlı ürünler ile çalışan otomobillerin tamamen üretimden kalkacağını düşünüyorum. Bunun ne anlama geldiğini ve hangi sektörleri derinden etkileyeceğini lütfen düşünmeye çalışın. Milyonlarca insanın işinden olacağı ve onlarca sektörü altüst edeceği kesin.

Çok pervaneye sahip o küçük oyuncakların (drone) kısa zaman sonra sizleri taşıyabileceğini hayal edin. Ve bu araçları bilgisayarınız ile indirebileceğiniz hazır model ile evde üretebileceğinizi. Sürekli gelişen, kısa zamanda şarj olabilen ve uzun süre bitmeyen pillere kolayca ulaşabileceğinizi, ucuz elektrikli motorları her yerde bulabileceğinizi düşünün. Hayal değil bunlar. Burnumuzun dibinde bekleyen teknolojik gelişmeler.

Çok yakın zamanda herkesin küçük uçan araçlar ile seyahat edeceğinden bahsediyorum. Ve bunların hepimizin alabileceği kadar ucuz olacağından. Önümüzdeki ay Dubai'de fotoğrafta gördüğünüz EHANG 184 adı verilen drone, taxi hizmetlerine başlıyor. Bu cihazın satış fiyatı 300 bin dolar. Tahminen önümüzdeki 5 yıl içerisinde fiyatları 50 bin doların altına düşecektir. Tamamen sürücüden bağımsız hareket ediyor. Kolunuzdaki saat ile istediğiniz yere gelip, sizi istediğiniz yere bırakacak cihazlar artık piyasada.

Evet yanlış okumadınız!

Bugün gördüğünüz petrol istasyonlarının yerini elektrik şarj merkezlerine bırakacağından ya da bir adım sonrası, ihtiyacı olan elektriği havadan sağlayan motorlardan ve elektrikli cihazlardan bahsediyorum. (bknz. Nikola Tesla’nın yüksek frekansla elektriği havadan iletmesi deneyinin geçtiğimiz ay Japonya’da başarı ile tekrarlanmış olması)

Otomobil ve inşaat gibi endüstriyel sektörlerin baştan aşağı değişeceğinden, hali hazırdaki endüstriyel sistemin yerle bir olacağından bahsediyorum.

Birbirleri ile iletişime geçmiş milyarlarca cihazdan ve bu cihazları kontrol edecek altyapıya sahip ülkelerin lider olacağından bahsediyorum.

Bu söylediklerime inanmayanlar şu an bu yazıyı okudukları cihaza bir daha baksın lütfen. On yıl önce birisi size bu cihazı gösterse inanır mıydınız?

Sorulması gereken asıl soru şu aslında:

Hazır mıyız?

Eğitim sistemimiz, üniversitelerimiz, öğretim görevlilerimiz hazır mı?

Devlet, sanayicilerimiz, iş adamlarımız, politikacılarımız, bizler hazır mıyız?

Önümüzdeki birkaç yılda bütün dengeleri baştan aşağı değiştirecek, hali hazırda hızla ilerlemekte olan bu süreç hakkında her hangi bir stratejiye, plana, programa, fikirsel altyapıya, teknolojik birikime sahip miyiz?

Ne yazık ki hayır!

Bu alanlara yatırım yapacak firmalara, o firmalarda çalışabilecek öngörü sahibi yönetici ve çalışanlara da sahip değiliz.

Dünya’yı okuyabilecek ve süreci yönetebilecek bir devlet sistemine hiç sahip değiliz…

İhale ile yandaşı, yüzde ile yedi sülalesini zengin edecek hırsızlara sahibiz.

Bu ahlaksızları çalıyor ama çalışıyorlar diye savunabilecek kadar şuurunu yitirmiş yığınlara sahibiz.

Bırakın bu yazdıklarımı görebilmeyi, işini yapmadığı için yüzlerce insanı toprağın altına gömecek insanlıktan nasibini almamış yöneticilere, iş adamlarına, tüccarlara sahibiz.

Üçüncü Dünya teknolojilerini satın alıp, sanayiciyim diye ortada gezinen, bir tane yeni fikri, ürünü olmayan kopyacı, hırsız, emek düşmanı, mühendis çalıştırmamayı marifet sayan zavallı üreticilere sahibiz.

Çalıntı tezlerle, yalakalıkla, yandaşlıkla, doçent, profesör, öğretim görevlisi olmuş, alanında her hangi bir konuyu yabancı kaynaklardan okuyabilecek kadar yabancı dil bilmeyen memur zihniyetli zavallılara sahibiz.

Dört yıl okuyayım da zaten hiçbir şey olamadım bari öğretmen olup devlete kapağı atayım, aldığım maaşa bakayım diyecek kadar yaptığı işten bir haber çocuk katillerine sahibiz.

Ve en kötüsü de sevgili okuyucu, şu yazdıklarımdan rahatsız olmayan, bilinçsiz, niteliksiz, kültürsüz, vurdumduymaz, kompleksli, çıkarcı, bencil ve cahil bir toplumsal kesime de sahibiz.

Ama olsun seçim akşamı bütün ülkenin elektriğini kesebilecek sistemimiz var değil mi?!.

...

295 views0 comments

Recent Posts

See All
bottom of page