top of page
  • Writer's pictureDeniz Mistepe

Biz normal miyiz?


Tasarım ve hayatı anlamak arasında çok güçlü bir bağ olduğunu düşünüyorum…

İyi tasarım ile kötü tasarım arasındaki farkı ayırt edebilmek için hayatın farkında olmak gerekliliği üzerine kafa yoruyorum sürekli.

Yapılan işin, son rötuşları değildir tasarım...

Yüzeysel ya da güzelleştirmek için yapılan makyaj da değildir.

Steve Jobs’un dediği gibi, “Tasarım, insan elinden çıkan yaratımların temelinde yatan ruhtur.” “Aşk ile nefret arasındaki uçurum” olarak da tanımlıyor Tom Peters.

Tasarımla ilgili tanımlamaların işaret ettiği ortak nokta, sanatla iç içe olan planlama ve üretim sürecinin, artık vazgeçilmez bir tutku (delilik) olarak hayatımıza yerleşmiş olması…

İnsanları marketler önünde sabahlara kadar bekleten itici bir güçten söz ediyoruz!

Kaçımız sevdiğimiz insan için bir marketin önünde sabaha kadar bekleyebilir? Ya da birlikte olduğumuz insan sabaha kadar evinin önünde beklememizi istese, onun hakkında ne kadar sağlıklı düşünebiliriz?

Bir kaç dakika yazıya ara verip düşündüğümü fark ettim!

Cebinizdeki üzerine vazife olan olmayan her işi yapabilen icadın, daha fazla gereksiz iş yapabilen bir sonraki modeli için, sabaha kadar bekleyip, birde hediyesi bir aylık kazancınızı bırakıp gitmenizi açıklayabilecek tek kelime biliyorum ben: Delilik (tutku) …

Tasarım ile benimde içerisinde olduğum yeni nesil arasında oluşan bağ inanılmaz güçlü ve derin. Bahsettiğim delilik, içerisinde aşkı, nefreti, tutkuyu, sanatı, estetiği, ritmi, modayı, belki çok iddialı olacak ama günümüz dünyasının bütün çılgınlıklarını barındırıyor.

Bir zamanların converse' leri, atari' leri, walkman' leri aklıma geliyor… Kasetçaların pili bitmesin diye elimdeki kalemle kaset çevirdiğim günleri hatırlıyorum. Kasetleri taşıyabilmek için çanta kullanma alışkanlığı edindiğimi.

Gerçekten, marketin önünde sabahlayan bir çocukla, okul servisinde ayakta seyahat ederken kaset çeviren çocuk arasında bir fark olabilir mi?

Bizleri marketin önünde bekletebilen, bağımlısı olduğumuz yeni ürünleri ve tasarımcıları takip ettiren, cebimizdeki parayı son kuruşuna kadar harcatan güç nedir?

Birçoğumuz için müzik dinleyebilmekten, fotoğraf depolayabilmekten, bilgi alışverişinde bulunabilmekten çok daha fazla anlam ifade eden bir şeyin peşinde koşmamız gerekiyor.

Bizi kendisine âşık eden ruhu tanımlamamız...

Aynı işlevi gören birçok ürün arasında neden sadece bir tanesinin milyonlarca adet sattığını anlayabildiğimiz zaman rekabet edebilir duruma geleceğiz.

Aşağıdaki sorunun cevabını gerçek anlamda “hayır” olarak verebildiğimiz zaman…

Biz normal miyiz?

107 views0 comments

Recent Posts

See All
bottom of page