Dünya hiç olmadığı kadar ‘hızlı’ değişiyor. Endüstriyi derinden etkileyen teknolojiler geri dönüştürülemeyecek şekilde tarihin çöplüğünde yerlerini alıyor. Daha önce kaçırdığımız trenlerin yerini yenileri alıyor. Maalesef yine izlemekle yetiniyoruz. Lider olamadığımız gibi olanı da taklit edemiyoruz.
Geçtiğimiz yıl tanıtımı yapılan Amerika yapımı otomobil Tesla 3 birkaç günde 325.000 adet sipariş aldı. 1000 dolar ön ödeme ve bir yıl sonra teslimat şartına rağmen. Siparişlerin ilk günü 7.5 milyar dolar, bir hafta sonrası 14 milyar dolar ciro. Aman Allah’ım! Hayal edebiliyor musunuz? Araç bir haftada Amerika otomobil pazarının en yüksek satış rakamını yakaladı. Rakipleri Mercedes, Toyota, Chevrolet’e ve elektrikli olmasına rağmen.
Apple’ın iphone 6 serisi üç gün içerisinde 13 milyon adet satıldı. 2013 yılında Sony Play Station 4 24 saat içerisinde 1 milyon adet sipariş aldı. Lütfen zaman ve satış rakamı oranlarına tekrar göz atın. İşte ben buna devrim derim. Yeni Dünya’nın ‘yaramaz çocuklarının’ devrimi.
Yaramaz Çocuklar diyorum. Çünkü kural tanımıyorlar. Çünkü bilinen bütün ezberlere meydan okuyorlar. Ve hiç acımıyorlar. Sadece tutku ile bağlı oldukları işi yapıyorlar ve kazanıyorlar.
Bilgisayar ve bağlı olarak internet, son 30 yılda, bütün sektörlerde ve daha önemlisi hayatımızda kalıcı değişikliklere sebep oldu. Adapte olmaya çalışırken iletişim devrimi gerçekleşti. Mobil cihazlar bilinen işlevsel normları ortadan kaldırırken bizler yine seyretmek zorunda kaldık.
On yıl öncesine kadar taklit ederek idare ediyorduk. Bugün değişim hızı, bu imkânı da ortadan kaldırdı. Çağı yakalamak tabiri işlevselliğini kaybetti diyebiliriz. Yetişemeyeceğimiz kadar hızlı değişmeye başladı her şey.
Bir icat yapıp sektörü ele geçiren bireylerin yerini şirketler aldı. Yazılım, mekanik, elektronik, tasarım, araştırma geliştirme, yönetim gibi ana alanlar birbirleri ile hiç olmadığı kadar entegre artık. Bütün bu profesyonel süreçler, doğru yönetilmeden yeniyi ortaya koymak neredeyse imkânsız hale geldi.
Elektrikli araçların pilleri için tasarlanan ve geliştirilen şarj istasyonlarını örnek gösterebiliriz. Bu teknoloji ölü doğdu. Araçlar için gerekli olan enerjiyi akıllı yollar ve güneş enerjisi sağlayabilecek. Fax cihazlarından önce icat edilen telexlerin bir anda raflardan çekilmesi de benzer bir örnek. Yeni bir ürün piyasaya sürülmek üzereyken daha iyi olanın tanıtımı yapılıyor. Üzerinde yıllarca çalışılmış teknolojiler pazarlanamadan işlevselliğini yitirebiliyor.
Benzer değişim hızını yönetim, eğitim, medya gibi alanlarda da görebiliyoruz. Liderlik, esneklik, motivasyon, adaptasyon ve benzeri kavramlar hiç olmadığı kadar önem arz ediyor.
Star Wars: The Awakens filmi ilk hafta 248 milyon dolar hâsılat rakamına ulaşabiliyor. Bunu nasıl başardıklarını sorgulamalı yöneticiler. Nokia firması neyi göremediği için cep telefonu piyasasındaki tartışılmaz liderliğinden oldu. İşte kritik soru bu!
Bol sıfırlı maaşlara sahip CEO’lar zamanı okuyamadıkları için işlerinden oluyorlar. Klasik yönetim döneminin sonuna geldik diyebiliriz.
Bütün bunların ötesinde ‘bilgi’ eskiyor. Eski bilgiye adapte olamadan yeni bilgi ile karşılaşıyoruz. Tüketilebilir kavramlar arasında bilgiyi sayıyor olmamız bile başlı başına bir devrim.
Kitaplar, dergiler, ders notları zamana yenik düşerken Google arama ve bilgilendirme sistemi kendisini her gün yeniliyor. Düşünün! Yakın zamana kadar, ulaşılabilir bilgilerin tamamı kolumuzdaki saate sığacak denilse kim inanırdı?
Yazının başlangıcında ifade ettiğim gibi, değişimin hızı artarak değişiyor!
Ve biz hiç aldırmıyoruz!
Değerli zamanımızı siyaset konuşarak harcıyoruz. Enerjimizi yanlış yerlere kullanıyoruz.
Sorulması gereken soru: Ne yapabiliriz?
Bireysel değişime ve gelişime odaklanmalıyız. Hepimizin etkili olduğu alanlar mutlaka vardır. Bu alanlardaki detayları iyileştirmekle işe başlayabiliriz. O detaylar hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak, farkındalığımızı artırmak adına nitelikli çalışmalara katılabilir, hatta liderlik edebiliriz. Bildiklerimizi unutmanın ve yeniliğe açık olmanın vakti geldi geçiyor.
Bir yerden başlamaya mecburuz ve erteleme lüksümüz yok.
Yaşadığımız her an fırsatlar barındırıyor. Değerlendirme ve kontrol hala bizlerin elinde.
Yeter ki zamanın ve değişimin farkında olalım.
Comments