Yeni yıldan bir şeyler bekleyen insanları anlamak yerine, sürekli, beklentiye girilmemesi gerektiğinden, bu tarz günlerin anlamsız olduğundan bahsetmek ve etrafa negatif enerji saçmaktan neden hoşlanıyor insanlar?
Her geçen yıl daha fazla hızlanan, daha fazla karmaşıklaşan ve insani değerlerini yitiren şu hayatın içerisinde, kendilerine kaçacak bir sebep arayan, küçücük bir değişime susamış insanları neden eleştiriyorlar?
Bırakalım insanlar bir şeylere anlam yüklesinler.
Bırakalım onlarla uğraşmayı, kendimize vakit ayıralım. Şu soru önemli:
Yeni yıl beni neden gülümsetmiyor?
Durun durun!..
Çok sevdiğiniz, sizi gülümseten bir müzik açın önce.
Sonra bir kahve hazırlayın kendinize, yazıya devam etmeden. Hazır olduğunda fincandan yükselen o enfes kokuyu derin derin içinize çekin…
Hazır mıyız?
Devam edelim o zaman…
Diyordum ki; neden insanların kendileri için aradıkları uygun zamanlardan intikam alıyoruz? Hepimizin beklediği bir cin vardır hani. Alaaddin’in lambasındaki Cin gibi. Gelsin bir şeyleri değiştirsin isteriz. İşte bu zamanlar o cinin geleceğine daha çok inandığımız umutları barındırır içerisinde.
Daha bir hayalciyizdir, daha bir neşeli.
Gerçek olmadığını bilsek de, değişimin olması ihtimali bile bizi heyecanlandırmaya, gülümsetmeye yeter.
Daha güzel nasıl anlatabilirim?
Hani anlar vardır: Bir kitapçıya girersiniz, kitapların kokusu, o dinginlik size derin bir nefes aldırır. Bir anda dünyanın bütün karmaşasından çekip almıştır sizi. İşte cin o kitapçı dükkanıdır. İstemiyor muydunuz kaçmayı. Alın size fırsat.
Sonra o kitapçıda bir kalem görürsünüz. Yok yok, öyle pahalı bir şey değil. Belki bir bardak çaydan daha ucuzdur. Kim bilir belki yanında birde küçük defter vardır. Düşünün o anı. Heyecan kaplar her yanınızı, bir şeyler karalama isteği kıpır kıpır yapar sizleri. Belki sevgiliye yazılacak bir not, belki iki satır şiir, belki bir kaç figür. O küçücük şeyler mutlu etmiştir sizleri. Cin o kalemde, o defterde saklıdır.
Hepimiz sürekli bu cinlerin peşinde değil miyiz?
Bunaldığımızda, kaçmak istediğimizde, değişmek, yenilenmek ve daha umutla bakmak için her şeyimizi feda edebileceğimiz anlarda...
Yüzümüzdeki eksik olan gülümsemeyi özlüyoruz belki. Kim bilir?
Akrep ile yelkovan tekrar kavuştuğu an, patlayan havai fişeklerde birer cindir bizler için. Evet, belki bir sayı değişmiş, zamanı anlamsızca tarif etmeye çalışan kavramlar yer değiştirmiştir.
Siz bu şekilde adlandırabilirsiniz bunu. Ama o an değişen ne o rakamlar, ne de akrep ile yelkovanın konumudur.
Orada asıl olan, o ana anlam yüklemenizdir. Belki birçokları için hiç bir şey değişmeyecek, hayat kaldığı yerden devam edecektir. Ya da biz öyle sanacağız.
Oysaki bir an için bile olsa hepimizde değişen bir şey olmuştur.
Yüzümüzdeki gülümsemeyi paylaşmışızdır insanlarla…
Bir an için unuttuğumuz umut etmeyi hatırlamışızdır…
Geçmişteki güzel anlar tekrar gözlerimizin önünden geçmiştir…
Cin tekrar görünmüştür bize, gülümseyerek…
...
Comentários